Evcil Hayvanlar Hakkında [Tavuk, Kuş, Kedi, Köpek] Yaşanmış Bilgiler - Sizler Onlar Hakkında Neler Düşünüyorsunuz?

Bilmiyorum daha önceden herhangi bir hayvan besleyeniniz olmuşmudur. Onları yakından tanıma şansınız, onlara dokunma şansınız olmuşmudur. Belki onlardan korkuyorsunuz, belki de onları çok seviyor ama besleyemiyorsunuzdur.

Bu yazımda sizlere onlar hakkında bildiğim ne kadar şey varsa, edindiğim ne kadar tecrübe varsa hepsini anlatmak istiyorum. Eminim benden daha tecrübeli kişiler de vardır bu konu hakkında. Ama onlar farklı, ben farklıyımdır. Çünkü ben sadece o hayvanları besleyen bir kişi olarak size tecrübelerimi anlatacağım. Ayrıca onları nasıl besleyeceğinizi değil, ben onları nasıl beslemişim sizlere onlardan bahsedeceğim.

Şu ana kadar dört çeşit hayvan besledim ve beslemeye de devam ediyorum(ama hepsini değil); Kedi, köpek(kısa bir süreliğine de olsa), kuş(cennet papağanı), tavuklar.

Her birini teker teker başlıklar halinde inceleyelim mi? Ne dersiniz? Hemde birbirine karıştırmamış oluruz.

1- Kedi


kedi
Bir ara beslediğimiz bir kedicik. :)
     Herkes kedileri bilir, sokaklarda en çok karşılaştığımız, başı boş gezen hayvanlar arasında ilk sıradalar sanırım. Onları her an her yerde görebilmemiz mümkündür.

Benim kedi besleme maceram sanırım yedi yaşımdayken falan başladı. Belki de daha küçüktüm, tam hatırlamıyorum. Hatırladığım tek şey "onu küçükken daha yavru bir kediyken sokaktan aldığımız ve evimizde beslemeye başladığımız, büyüttüğümüz bir kedi olmasıydı." Rengini falan bile sorsanız tam olarak hatırlamıyorum, ne söylesem yalan olur. Hatta onunla ilgili hatırladığım son ve en kötü şey de "bir gün biz evde yokken kaçmış olmasıydı."

Ama olsun zaten etrafımız kedi doluydu, hatta şimdi bile etrafımız kedi dolu. Yani onları besleyebilmem için evime almak zorunda deyilim onları dışarıda da besleyebilirim. Hatta belkide bu yüzden kedimizin evden kaçmış olmasına üzüldüğümü hatırlamıyorum.

Zaten ne zaman yaz aylarında dışarıda yemek yesek her zaman kediler etrafımıza toplanır. Bu yüzden de kedilerle bağım hiçbir zaman kesilmez. Ne zaman dışarı çıksam onları görürüm ve beslerim. Yani onları evime alıp da kafese tıkmamın hiçbir anlamı yok bence. Onlar nerede mutlu ise oradalar zaten.

Onları beslemeye gelince; ne bulsalar yiyorlar. Evinizde yediğiniz yemeklerin çoğunu onlar da yiyor. Yani yemek konusunda sıkıntıları yok ama özel yiyecekleri de var tabi onlarla da besleyebilirsiniz.

En çok sevdikleri şey, okşanmaktır. Onları okşadığınız zaman o kadar mutlu olurlar ki hiçbir zaman elinizin altından çıkmak istemezler.

En çok nefret ettikleri şey ise "su"dur. Henüz hiçbir kedinin suyu sevdiğini görmedim. Onları yıkamak istediğiniz zaman çok zorlanabilirsiniz.

En sevimlileri ise yavrulardır. Eminim bir kere bile bir iki haftalık bir yavru gördünüz mü hiçbir zaman büyümesini istemezsiniz. O kadar tatlı, o kadar sevimli oluyorlar ki sanki hep öyle kalacaklarmış gibi geliyor.

Aslında kediler ile ilgili her an yeni bir şey öğreniyor, her an farklı bir yanlarını keşif ediyorum ama malesef onlar hakkında anlatacaklarım bu kadar, öğrenmek istediğiniz farklı bir şey olursa aşağıdaki yorum kutusundan sorabilirsiniz.

2- Köpek
sibirya-kurdu
Samsun'a gittiğim zaman objektiflerime yansıyan bir köpek. Sibirya kurdu.
     Hayvanseverlerin en çok beslemek istediği, vazgeçilmez bir dost sayılabilirler sanırım. Hatta çocukların en çok sevdiği hayvandır. Benim de en çok sevdiğim, en çok beslemek istediğim hayvanlar arasında köpekler var ama maalesef uzun süreli bir köpek besleyebilmiş değilim.

Köpekler ile ilgili ne görsem (kitap, dergi, film, dizi) kesinlikle okurum, izlerim. Çünkü benim vazgeçilmezlerim arasındalar. Size şu kadarını söyleyebilirim "tüm beslediğim hayvanlara karşı bir köpeği değişebilirim."

Onları her defasında beslemek istedim ama; "anneler ne derse o olur." Farklı hayvan türleri beslememi istediler, ben de eğer köpek besleyemeyeceksem farklı bir hayvan türü beslerim (hiçbir hayvan beslememektense) daha iyi dedim.

Aslında köpekler ile ilgili yaşadığım en komik olay da şu ki "hiçbir zaman unutmam, unutamam"; 2014 yaz ayları idi. Yine ben bilgisayarda blogumla uğraşırken bir de ne duyayım "Servet, dışarıda bir köpek var 'sibirya kurdu' bir köpek." Bir de pencereden dışarı baktım ki (keşke bakmaz olaydım) gerçekten de dışarıda bir köpek etrafına bakınıyor. Hemen çıktım dışarı bir kovanın içine su doldurup köpekçiğe verdim, çünkü köpekçiğin çok koşmuş olduğu nefes alıp vermesinden anlaşılabiliyordu. Daha sonra bir ip bulduk ve abim ile beraber köpeği bağladık. Köpeği baytona (evin damına) çıkarıp gölgede dinlenmesini sağladık. Hatta ellerimle köpekçiği yıkadım bile. Ama maalesef bırakmak zorunda kaldım.

Köpekçik bizimle sadece bir gün kalmasına rağmen etkileri o kadar büyüktü ki anlatılmaz, yaşanır... Pulsar dizisini izleyeniniz varmıdır bilmiyorum. Star TV'de bir kaç yıl önce oynuyordu. İşte o dizi aklıma geldi. Bir çocuk yıldızlardan köpek istiyordu ve bir gün 'Alman kurdu' bir köpek yanına geliyordu.

Her neyse köpekler ile anım hep bunlara benzer şekilde, yani tam olarak bir köpek henüz beslemiş değilim. Bu yüzden köpekler hakkında sizlere anlatabileceğim pek fazla bir şey yok.

3- Kuş (cennet papağanı)
     Bir gün bir kuş besleyeceksin ve onları bu kadar çok seveceksin deseler inanmazdım.

İlk kuş deneyimimi cennet papağanı alarak yaşadım. Ama bu zamanlarda hep köpek istiyordum, sırf köpek almamak için bana bir kuş almayı teklif ettiler. Ben de kabul ettim ve hemen bir sonraki gün gidip bir kuş aldık.

cennet papağanı

Sarı kırmızı bir şeydi kuş, yukarıda da gördüğünüz gibi, çok sevmiştim ama ne yazık ki kuşumuz diğer gün öldü. Meğer kanadından vurulmuştu.

Yaklaşık 4-5 ay belki 1 yıl kadar geçtikten sonra da bir cennet papağanı daha aldık. Hatta size şöyle bir şey söylüyüm; ikinci cennet papağanımı alana kadar ilk kuşumun cennet papağanı olduğunu bilmiyordum. Bu yüzden papağanlar hakkında baya bir araştırma yaptım ve öğle aldım papağanımı. Bu seferki kuşum maskeli cennet papağanı oldu, mavi beyaz, kafası siyah bir papağan.

Aslında çift olarak almıştık ama maalesef dişimizi kaybettik. Daha sonra "Şebeğimiz" ile yolumuza devam ettik.

şebek - cennet papağanı
Şebek okey oynarken. :)
Şebek şu anda o kadar tatlı ki, çifti olduğu zaman bizimle bu kadar dost değildi. Şu an ise her an omzumuza, başımıza konup duruyor. Hele ki elimizde telefon varsa. Anında yanımıza gelip telefonu kemirmeye başlar. Bu yüzden bazen şebeğe "teknoloji meraklısı" diyorum, bazen de düşünüyorum acaba kendisiyle ilgilenmemizi istediği için mi kemiriyor telefonları. :)

Cennet papağanları neler yer; Bir kere bu kuşların kedi, köpek gibi olmadığını söyleyeyim öncelikle. Her şeyi yer diye düşünmeyin, yoksa kuşunuzu öldürebilirsiniz.

--Alıntı--
Cennet papağanları doğal yaşamlarında bitki tohumları, yeşil yapraklar ve meyveler ile beslenirler. Buna uygun olarak evcil papağanlar için günlük beslenme şöyle gibi olabilir. 

Yulaf (Kabuksuz) %45
Beyaz darı, sarı darı, kırmızı darı %30
Ke tohumu %10
Mısır %5
Ay çekirdeği (Doğal) %5
Kabak çekirdeği (Doğal) %5 

 Bu tahıllar dışında hindistan cevizi, elma, yeşil biber, kırmızı biber, maydanoz sapı, badem kabuğu gibi besinleride çok fazla olmamak şartı ile severek tükatebilirler. Fazla sıvı alımı ishal yapabilir. 

     Ayrıca mürekkep balığı kemiğimineral blokları ve sindirim için ayrı bir yemlikte kuş kumu sağılı açısından önemlidir. Vitamin katkıları için veterinerinize danışabilirsiniz. 

Ayrıca cennet papağanları soğuk havayı sevmezler. Bu yüzden biz kış aylarında şebeğimizin üstünü örteriz.

Son bir ayrıcalık daha; İnsanlara alışmaları uzun bir zaman gerektirebiliyor. İlk dışarı çıktıkları zaman içeri zorla geçiremeyebiliyorsunuz. Bu yüzden sizlere önerim ilk bir ay kadar aldığınız kuşu alışması açısından dışarı çıkarmayın. Kafesinin yerini değiştirmeyin ve sizi tanımasını sağlayın. Bir kaç kere sizi ısıracaktır. Bundan sakın korkmayın ve ona da kızmayın yoksa daha fazla saldırganlaşır ve size hiç alışmaz.

Ben size elinizi ona bırakın da demiyorum ama aşırı tepki de göstermeyin.

Yaklaşık iki yıllık tecrübe söylüyor bunları :)

NOT: Hiç görmemiş gibi kuşlarla dalga geçer gibi oynayan kişilerden de nefret ederim. Kuşlarınızı öyle kişilerden uzak tutun.

Cennet papağanları hakkında da ayrıntılı farklı bir şey öğrenmek isterseniz aşağıdaki yorum kutusunu kullanabilirsiniz.

4- Tavuklar
     Şimdi geldik 10 aylık tecrübeme. Hatta belki 10 ay bile olmadı. 

Hemen evimizin yanındaki bahçede beslediğimiz 4 tavuk, 2 horoz ve henüz yeni aramıza katılan 10 civciv.

Tavuklar ile ilgili sözlerimi çok da uzun tutmayacağım. Çünkü aşırı denebilecek kadar zaman ayırmanız gerekiyor onlara. Bu zaman da bende olmadığı için onlarla pek fazla ilgilenemiyorum (tatil günleri hariç)

Onlar hakkında kısaca sizlere şunları söyleyebilirim: Horozların ne zaman kavga edecekleri belli olmaz ve günlük kontrollerinizi (günde en az 5-6 kere) yapmazsanız her an birini kaçmış veya ölü bulabilirsiniz. Çünkü ne zaman ne yapacakları belli olmuyor.

Beslenmeleri çok zor değil ama size alışmaları çok zor. Günlük ya da iki günde bir yumurta verebiliyorlar.

Civcivler ile ilgili şunu söyleyeyim: Sıcak kalmaları gerekiyor. Üşürler ise ölebilirler bu yüzden biz küçük bir ışıldak ile onlara yemek yemeye çıktıkları zaman yardımcı oluyoruz. Sizlere de öneririm.

Sormak istediğiniz bir şey olursa aşağıdaki yorum kutusu 7/24 açık. İstediğinizi sorabilirsiniz konu ile ilgili. Elimden geldiğince yanıtlamaya çalışırım.

Şimdi siz onları boş verin de asıl aşağıdaki fotoğraflara bakın. Ne dersiniz var mıdır bunlardan tatlısı bu dünyada :) Fotoğrafların üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz.

yeni doğan yavru civcivler

yeni doğan yavru civcivler

yeni doğan yavru civcivler

yeni doğan yavru civcivler

yeni doğan yavru civcivler

yeni doğan yavru civcivler

Son olarak: Onlarında bu dünyada yaşamaya hakkı var!!

Bir gün eğer yapabilirsem kesinlikle "evcil hayvanlar - hayvanat bahçesi" açmayı düşünüyorum.

Yorumlar

  1. hayvanlar ile ilgili birsürü anınız birikmiş :) hepsi de birbirinden güzel anılar bide Samsun da çekmiş olduğunuz fotoğraf çok iyi fotoğrafçı mısınız? merak ettim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, fotoğrafçı da değilim, şansa öyle bir fotoğraf çektim. :)

      Sil

Yorum Gönder

Dikkat! Konu ile ilgili özgürce yorumunuzu yazabilirsiniz fakat lütfen yazacağınız yorum konu ile alakalı, hakaret içermeyen ve düzgün bir Türkçe ile yazılmış olsun. Aksi takdirde yorumunuz "spam" olarak kabul edilecektir. İlginiz için teşekkür ederim.