Sabretmek - Beklemeyi Öğrenmek


Belkide bugün yapacak çok işiniz vardır, ya da yarın. Belkide az sonra acil bir işiniz çıkacak ve koştura koştura oraya gideceksiniz. Bilemem ki, belki de sekiz aylık doğdunuz.. :)

Bu saydıklarımı belkide yaşamışsınızdır, hatta illaki yaşamışsınızdır ki yaşamamışsanız bile, sizlere şu an uydurduğum bir çift sözüm var; "her insan elbet bir gün sabretmekten vazgeçip, koşacak, durmadan koşacak. Belki bir sona, belki de yeni bir başlangıca".

-Hadi getir şunu. -Nerede kaldın? -Gelsene artık... -Neredesin sen? -Bu nedir ya biraz daha acele etsen tamamdık.

Peki sabretmeyip, acele edip, sonunu hiç düşünmeden nereye doğru koşturuyoruz. Neyin acelesi bu? Yanlış anlamayın, ben hastaneye veya benzeri bir acil durumda acele etmekten bahsetmiyorum. Sadece en ufak bir şeyde bile durmadan bağırıp çağıranlara, durmadan "acele et" diyenlere benim lafım.

Daha önce hiç şunu düşünme şansınız oldu mu mesela; "Hayatımızı hızlı yaşamamızın ya da yavaş yaşamamızın sonucu."

Eminim ki bir çoğunuz böyle bir düşünceye dalmamışsınızdır. Hele ki hayatını hızlı yaşayan insancıklarımız, böyle bir şeyi hiç düşünmemişlerdir. O zaman gelin, biraz zaman ayıralım ve bu düşünceye beraber dalalım. Bakalım sonucunda neler bulacağız. Ama ben bu düşünceyi iki şekilde de incelemek istiyorum, hem hayatını hızlı yaşayan insanları, hem de hayatını yavaş yaşayan insanları inceleyelim ki, olayın inceliklerini anlayalım ve doğru düşünceye doğru yol alalım.

1- Hayatını Hızlı Yaşayan İnsanlar
Bu insanların (hayatlarını hızlı yaşayan insanların) öncelikle ne tür bir düşünce yapısına sahip olduklarını merak ediyorum ve düşüncelerimi şu şekilde sıralamak istiyorum ve çok fazla da hatalı bir şey söyleyeceğimi sanmıyorum. Çünkü etrafım bu tür insanlar ile dolup taşıyor. Onları incelemek bu kadar da zor olmamalı.

Bence bu insanların düşünce yapıları;
-Hayatı hızlı yaşayayım ki daha çok boş zamanım kalsın.
-Hayatı hızlı yaşayayım ki daha çok yer göreyim.
-Hayatı hızlı yaşayayım ki daha fazla gezeyim.
-Hayatı hızlı yaşayayım ki işimi hemen bitireyim.
-Hayatı hızlı yaşayayım ki okuduğum kitabı hemen bitirip, bir diğer kitaba geçeyim.
-Hayatı hızlı yaşayayım ki ailem ile daha fazla vakit geçireyim.

Yani bu insanlar hayatı hızlı yaşayarak bence direk şunları söylemek yerine laflarını dolandırıyorlar. Yani düşüncelerini.
-Hayatı hızlı yaşayayım ki ölmeden önce daha fazla şey yapayım. Halbuki bilmiyorlar ki; ecelin vakti geldi mi kimse onu değiştiremez.

Ama sen nereden bileceksin be gülüm. Çünkü sen sadece hayatı hızlı yaşamayı bilirsin, bu yüzden de sonu pek değişmeyen olaylar gerçekleşir. Örneğin şuradaki videoları izleyin ve hayatı hızlı yaşamanın sonucunu kendi gözlerinizle de görün. Tıklayın.

Bu videolardaki örneklerde de gördüğünüz gibi; o telefonu biraz daha sabredip, arabayı kenara çektikten sonra telefonlarını açsalar, bu tür kazalar olmayacak.

Bir de bunlara da kader diyenler yok mu... Ben de onlara "yazık!" diyorum.

"Sen hayatı sevmiyorsan, hayat mı seni sevecek de ecelinin gelmesini bekleyecek?"

Yani demem şu ki; yukarıda verdiğim videolarda da gördüğünüz gibi, siz hayatı sevmeyip, düşünmeyip eğer ki o telefonu sabretmeyip açıyorsanız. Ecelin gelmesine gerek yoktur ki.

2- Hayatlarını Yavaş Yaşayan İnsanlar
Bu insanlar çok mu iyi? Bunlar sanki ölmeyecek mi? diyebilirsiniz. Ama önemli olan bu soruları sormadan önce ve yukarıda da okuduklarınızı dikkate alarak biraz yavaş düşünmeniz gerektiğidir.

En azından bu insanlar dikkatsiz davranmayıp, sabredip diğer insanların hayatını tehlikeye atmıyorlar ve arabayı sağa çekip telefon ile konuşuyorlar. (Yine videodan bir örnek)

NOT: Videolardan örnek vermemin nedeni, herkese en yakın örnek olacağından ve videoların çok güzel yapılmasından dolayıdır. Hatta video değilde animasyon da diyebiliriz.

Konu ile ilgili öneri, soru ve görüşlerinizi aşağıdaki yorum kutusundan gönderebilirsiniz.

Yorumlar