Kayıtlar

Nisan, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gönüllü Türk Bilim İnsanları Öğrencilerin Başında - epiSTEM Türkiye

Resim
Dünyadaki Türk bilim insanlarının bir araya gelerek oluşturduğu bir topluluktan bahsetmek istiyorum sizlere. epiSTEM Türkiye ; dünyanın çeşitli yerlerindeki prestijli üniversitlerde bulunan Türk bilim insanlarının oluşturmuş olduğu bir topluluk. Şu anki ana hedefleri de Türk gençliğine ulaşıp, onlarla bilimi konuşmak ve daha da önemlisi onlarla bir proje geliştirip, geliştirilen projeyi sunmalarına olanak sağlamak. Gelin birlikte, onları daha yakından tanıyalım ve bizler ülkemizde bilimin daha da hızlı ilerlemesi için ne yapabiliriz diye düşünmeye başlayalım… 1)     epiSTEM Türkiye Gönüllü Bilim İnsanlarını Tanıyalım Stanford Üniversitesi’nden tutun da Cambridge Üniversitesi’ne, Türkiye’deki üniversitelerimizden tutun da Ulusal Singapur Üniversitesi’ne kadar dünyanın birçok farklı noktasındaki Türk bilim insanları bu projeye kendi işlerinden arta kalan zamanlarında destek olabilmek için kolları sıvamış durumdalar. Buradaki harita üzerinden onların yerlerini görebilirsini

Öğütülmüş Bilgi

Resim
Öğüt dinlemekten neden sıkılırız? Öğüt kime verilir? Neden bir insan öğüt vermek ister? gibi soruları düşünürken geldi aklıma  öğütülmüş bilgi  kavramı ve kendimce şöyle tanımladım bu kavramı; "kişinin üzerine düşündüğü, (tabiri caizse) beyin süzgecinden geçirdiği bilgilerin tümü." Yani, kişinin tecrübesine, yaşanmışlığına, okuduklarından edindiklerine ve konuşmasına nüfuz etmiş her bilgi, (az veya çok) öğütülmüş bilgi dir. Peki öğütülmüş bilgi ile öğütül memiş bilgi arasında ne fark vardır? Birincisini az önce de tanımladığım gibi, üzerine düşündüğümüz bilgilerdir, öğütülmüş ve çoğunlukla lime lime edilmişlerdir. Fakat ikincisi; öğütül memiş olan bilgiler, tıpkı ders notları gibi, ezberleyip de üzerine hiç düşünmediğimiz, tıpkı geçmişten günümüze dek sürekli konuşmamıza kattığımız ve üzerine hiç düşünmediğimiz ata sözleri, deyimler gibidir. Aklımızda varlardır ama henüz hamlardır... Şöyle de örnekleyebiliriz; ağzımızda iyice çiğnediğimiz yemekler yuttuğumuzda nas

Yerinde Olsam...

Resim
Yerinde olsam... Çoğu zaman isteyerek, bazen de istemeden şöyle sözler dökülür ağzımızdan; " yerinde olsam... ", "bak ben bu adamın/kadının yerinde olsam...", "senin yerinde olsam...", "yazarın yerinde olsam..." diye uzayıp gider bu "yerinde olsam" muhabbeti, uzayıp gider gitmesine de insanın aklına da takılı verir; bir kişi başka bir insanın yerinde olmak istediğinde gerçekten de o insanın yerinde olsa, bulunulan durumda kişi yerinde olduğu insandan daha farklı bir şey yapar mıydı? Küçük bir olay kurgulayarak üzerine düşünelim... Bulunduğumuz mekan alışveriş yapılabilen herhangi bir yer olsun ve ilgili yerin kasiyeri de "hantal" biri olsun. Buna karşın ise kasadan ürün geçirip artık alışverişini tamamlamak isteyen uzunca bir sıra olsun. Siz de bu sırada bekleyen herhangi bir müşteri olun ve artık sıra beklemekten o kadar bıkmış durumdasınız ki içinizden şunları geçiriyorsunuz; "bu mekan sahibinin yerinde olsam

Benim Düşüncelerim Kime Ait?

Resim
Düşüncelerimizin saf bize, kendimize ait olmadıklarının farkında değilizdir çoğu zaman. Günlük konuşmalarımızda, selamlaşmalarımızda, sorularımızda ve sorunlara bulduğumuz cevaplarda çoğunlukla özgün bir düşüncemiz yoktur. Farkında değilizdir bunun. Ve sürekli yeni bir yer keşfetmişçesine ilginç gelir düşüncelerimiz bize ve karşımızdakilere. Olgulardan başlayan ve veri, bilgi, düşünce yolunu izleyen bu süreci biraz hikayeleştirip tekrar şu soruyu sormak istiyorum: Benim düşüncelerim kime ait? Doğduğum günden beri çevremde bulunan insanlar ile iletişimdeyim. Bugüne kadar çevremdeki insanlardan duyduğum her söz ve cümle bende birer veriye dönüştü ve bu veriler toplamında bazı bilgiler edinmeye başladım. Peki sadece bu mu? Hayır. Doğada gördüğüm her türlü şeyden de ben veri toplamaya devam ettim. Üzerine bastığım toprak çeşitlerinden de, gördüğüm renklerden de, duyduğum seslerden, aldığım koku ve tatlardan da sürekli veriler topladım. Bunlar dışında okuduğum kitapları da hiçe