Öğütülmüş Bilgi

öğütülmüş bilgi

Öğüt dinlemekten neden sıkılırız? Öğüt kime verilir? Neden bir insan öğüt vermek ister? gibi soruları düşünürken geldi aklıma öğütülmüş bilgi kavramı ve kendimce şöyle tanımladım bu kavramı; "kişinin üzerine düşündüğü, (tabiri caizse) beyin süzgecinden geçirdiği bilgilerin tümü." Yani, kişinin tecrübesine, yaşanmışlığına, okuduklarından edindiklerine ve konuşmasına nüfuz etmiş her bilgi, (az veya çok) öğütülmüş bilgidir.

Peki öğütülmüş bilgi ile öğütülmemiş bilgi arasında ne fark vardır?

Birincisini az önce de tanımladığım gibi, üzerine düşündüğümüz bilgilerdir, öğütülmüş ve çoğunlukla lime lime edilmişlerdir. Fakat ikincisi; öğütülmemiş olan bilgiler, tıpkı ders notları gibi, ezberleyip de üzerine hiç düşünmediğimiz, tıpkı geçmişten günümüze dek sürekli konuşmamıza kattığımız ve üzerine hiç düşünmediğimiz ata sözleri, deyimler gibidir. Aklımızda varlardır ama henüz hamlardır...

Şöyle de örnekleyebiliriz; ağzımızda iyice çiğnediğimiz yemekler yuttuğumuzda nasıl ki vücudumuzda belli işlemlerden geçtikten sonra kolayca enerjiye vs. dönüşüp bize yarar sağlıyorsa, öğütülmüş bilgiler de aynen öyledir. Ve ağzımızda ne kadar çok çiğnersek çiğneyelim, o yutamadığımız sakızlar da öğütülmemiş bilgiye eş değerdir.

İşte bu durumda artık öğüt dinlemekten neden sıkıldığımızı çok daha iyi anlıyorum. Ve kimin kime öğüt vermesi gerektiğini de artık kestirebiliyorum.

· Eğer ki öğüt veren kişi karşısındakilere öğütmekte oldukları bilgilerden veriyorsa işte o zaman kişinin verdiği öğüt tıpkı bir katalizör görevi görüp karşısındakilerin yardımına koşuyor. Ve insanlar böyle kişileri dinlerken sıkılmıyor.

· Ancak öğüt veren kişi karşısındakilerin henüz tam olarak anlayamadığı konularla ilgili öğüt veriyorsa, yani dinleyiciler henüz sakız çiğneme aşamasındaysa öğüt verenin söyledikleri hiçbir işe yaramıyor. Dinleyiciler de çabucak sıkılıyor.

· Bir de şu vardır ve bence en kötüsüdür... (tırnak içinde) "Öğüt vermeye çalışan" kişi henüz çiğnediği sakızın yenilir, yutulur bir şey olduğunu sanıyor ve dinleyicilere ham bilgiyi, öğütülmüş diye satmaya çalışıyorsa... durum vahimdir. (lütfen kişiyi sahneden indirelim)

Durumun özeti şudur;
1- Öğüt verecek olan kişi vereceği bilgiyi öğütmüş olmalıdır. Aksi zaten mümkün değildir.
2- Öğüdü almak isteyen kitle verilecek öğüt ile ilgili ağzında yenilir, yutulur cinsten bir yemekle bekliyor olmalı. Aksi takdirde katalizör görevi görmeye çalışan, öğüt veren kişinin tüm çabaları boşa gidecektir.

Sonuç olarak, benim anladığım şudur: Öğütülmüş bilgiyi alabilecek olan sadece aynı bilgiyi öğütmeye çalışan kişidir.

Yorumlar