bilgieksenim.com

Son zamanlarda kod yazmak ile ilgili yazdığım üçüncü yazım sanırım bu. Kod yazmanın öneminden bahsetmemin nedeni de "benim gibi kod yazmayı sevenlere ön ayak olabilmek." Bir önceki yazımda " Türkiye'de Kod Yazma Oranı " adlı konuya değinmiştim. Üzerine tıklayarak yazdığım yazıya gidebilirsiniz. Bu yazımda ise ilk defa kod yazanlara ya da yazmak isteyenlere bir kaç şey önereceğim. Öncelikle çok az kişinin tanıdığı şu siteye bir göz atmanızı istiyorum;  code.org Ben kod yazmayı profesyonel olarak olmasa da birazcık biliyorum ve bu siteden de büyük bir zevk aldım. Aslında bu site her ne kadar çocuklara yönelik tasarlanmış olsa da kod yazmak isteyen büyüklerimiz de bu siteden yararlanabilir. Sitenin çocukça görünümüne bakmayın, size öğreteceklerini düşünün. İlk başlarda saçma bulabilirsiniz, hatta kod yazmak ile ilgili biraz bilgisi olanlar "saçma bir site bu, böyle kod mu yazılır" diyebilir. Ama unutmayın ki bu site sadece kod yazmaya hazırlık için

Ben kitap okurken hep aynı kitapları okuma taraftarı bir kişi değilimdir, bu yüzden de yeni okuyacağım kitap türü çizgi roman olacak. Yanlış da anlaşılmasını istemem; diğer kitap türlerini okumaya da devam edeceğim. Ama artık bir yandan da çizgi romanlar okuyacağım ve bu kitapları okumadan önce biraz araştırmak istedim, bu kitap türünü okuyanlar ne diyorlar ve en iyi çizgi romanı nasıl ve neye göre seçiyorlar öğrenmek istedim. Bu araştırmadan da hem benim hem de benim gibi yeni yeni çizgi roman okuyacak kişiler faydalansınlar diye de bu araştırmamı sizler ile paylaşıyorum. Bakalım en iyi on çizgi romanımızı nasıl ve nerede bulacağız. NOT: Bulduğum çizgi romanlar arasından en iyi onunu seçmeye çalışacağım. Yani ilk bulduğum on çizgi romanı buraya koymayacağım. Araştırmalarımda ilk bulduğum site " hurriyet.com.tr " oldu. Burada ilk sırada yerini alan çizgi roman " Superman " Superman adlı çizgi roman için şöyle diyorlar; "Farklı bir Superman hikayesi ara

Kitabın Adı: Fark E Uygula Değiş Kitabın Yazarı:  Arzu Bıyıklıoğlu Yayın evi:   esen kitap Kitabın Sayfa Sayısı: hem   129 hem de 208 sayfa sayılır. Türü: Kişisel Gelişim Şimdiye kadar okuduğum kişisel gelişim kitapları arasında en farklı olanlarından diyebilirim. Çünkü bu kitabın farklı bir yanı var. Bu kitabın farkı "hem kitap hem de defter" olmasıdır. Bu yüzden de yukarıdaki kitabın sayfa sayısına " hem   129 hem de 208 sayfa sayılır " yazdım. Bu kitabı okurken içerisindeki bazı hikayeler ( benim önceden de duymuş olduğum, hatta belki sizlerinde duyduğu hikayeler ) çok dikkat çekiyor. Aslında bu kitabı okuduktan sonra kişisel gelişimden çok bu hikayeler aklımda kalmaya devam etti. Ben sizlerle sadece o hikayelerden birini paylaşmak istiyorum ve daha sonra biraz kitaptan bahsetmek istiyorum; Moso ağacı Uzakdoğu'da yetişen, "moso" adında, bir çeşit bambu ağacı vardır. Moso ağacı dikildikten sonra en ideal şartlar sağlansa bile hiçbir ge

Son bir haftadır okuduğum iki kişisel gelişim kitabından (kişisel gelişim kitaplarını okuyup da içerisinde yazanları dikkate almayanlara) bir sesleniş yazısı yazmak istiyorum. Aslında düşünüyorum, acaba o kitaplarda yazan şeyleri uygulamayan kişiler benim yazılarımı okuyarak mı onları uygulayıp, dikkate alacaklar? Bu konu ile ilgili her ne kadar olumsuz düşüncelerim olsa dahi bu yazımı yazacağım, belkide bir kişiye de olsa bu yazım ulaşır ve o kişiye yardımcı olurum diye. Okuduğumuz tüm kişisel gelişim kitaplarına dikkat edersek neredeyse hepsinin ilk sayfasında uygulama eksikliği ne değinilir. Aslında o kitabı okumaya başlamamız ve bitirmemiz de bizim bir şeyler yapmak istiyor olduğumuzu belirtmez mi? Bir şeyde daha iyi olmak veya bir yönümüzü geliştirmek vesaire. Sizlere şunu kesinlikle söyleyebilirim: "kişisel gelişim kitaplarını okumaya başlamak bile uygulamamızın ilk adımıdır ama önemli olan bunun devamını getirebilmektir.Devamının diğer bir kişisel gelişim kitabına geçme

Aslında o kitaplar bizi hem güldüren, hem okumayı sevdiren, hem de soğuk esprileri ile bizlere gülmemizi sağlayan kitaplardır onlar. O kitaplar ben dahi kitap okumayı sevmeyen bir çok kişiye okumayı sevdiren kitaplardır aslında ama nedense bazı kişiler kitapların sadece romanlardan, hikayelerden oluştuğunu sanıyorlar. Bende bu yazımda mizahi kitapların da kitap olduğunu anlatmaya çalışacağım. Bu kitapların neden okunması gerektiğini sorarsanız da sizlere cevabım şöyle olur; "Gülmeyi unuttuk. İşte bu yazıyı yazmamın tek amacı bu. Büyüdükçe gülmeyi unuttuk. Okuduğum (Ferrari'sini Satan Bilge) kitabından şöyle bir şey öğrenmiştim, bir çocuk günde yanlış hatırlamıyorsam 100 kereden fazla gülüyormuş ama bir yetişkin ise günde sadece 15 kere gülüyormuş." Şimdi sizlere düşünün diyorum... Çocukken biz nelere gülüyorduk? ve şimdi neden gülmüyoruz? Aslında cevabı çok basit. Eskiden izlediğimiz bir çizgi filme bile gülüyorduk, tıpkı yukarıdaki gördüğümüz gülen şirin gibi. Biraz bü

Kitabın Türkçe Adı/Gerçek Adı: Ferrari'sini Satan Bilge / The Monk Who Sold Hıs Ferrarı Kitabın Yazarı: Robın Sharma İngilizceden Çeviren: Filiz Gülerkaya Yayın evi: Pegasus yayınları Kitabın Sayfa Sayısı: 231 Şimdiye kadar okuduğum kişisel gelişim kitaplarının en iyisi. Çünkü bir kitap ancak bu kadar güzel yazılır sanırım. Kitabı okurken içine o kadar girdim ki bir daha çıkmak istemedim. Anlatış tarzı diğer kitaplara göre çok ama çok farklı. Kitaba övgülerden bir kaçını sizlere de göstermek isterim; "İlham verici bakış açısı ve olağanüstü bir kitap." Carlos Delgado, Birinci Lig Beyzbol Yıldızı "Kişinin sahip olduğu değerlere ulaşması için basit kurallar." The Dailiy News "Sharma doğunun ve batının büyük düşünürlerinin bilgeliklerini bir araya getiriyor ve bunları iş dünyasına uyguluyor." The Liberal "Hayatımızda kalıcı bir etki yaratan, en iyi kişisel gelişim kitaplarından biri." Servet Arslan Kitap ile ilgili aslında o kada

Benim ilk okul yıllarımdan beri istediğim bir şeydi gitar çalmak ve buradan yola çıkarak sizlere herkesin gitar çalamayacağını, yani "bıkanların, yapamam diyenlerin" gitar çalamayacağından bahsedeceğim. Aslında bu bahsedeceğim şeyler tüm enstrumanlar için geçerlidir, sadece gitar için değil. Hatta sadece enstrumanlardan da değil "tüm hayatımız" ile ilgilidir. Son zamanlarda okuduğum bazı yazılar, kitaplar vs. benim bu yazımı yazmamda etkili oldu. Çünkü hep şundan bahsediyorlar "yapamam dersen yapamazsın, eğer bir şeyi gerçekten istiyorsan yapmalısın". Ben de ilk okul yıllarımdan itibaren hep gitar çalmak istemişimdir.  Bu hayalimi de geçen sene gerçekleştirdim. Ama sonunda gerçekleştirdim. "Boş ver ya gitar çalınır mı?" diyenlere inat hatta "herkes gitar çalıyor, sen başka bir şey çal" diyenlere inat ben bu hayalimi gerçekleştirdim. Çünkü "istiyordum". Her şey de bundan ibaretti "istiyordum". Evet artık hayali

Herhalde sizler de sadece yazımın dikkat çekmesi için bu başlığı ve fotoğrafı koyduğumu anlamışsınızdır. En azından anlamayanlar da varsa bu şekilde söylemiş oluyum ben. Her yazımı yazmadan önce sorular sorarım konu ile ilgili kendime. Bu konu ile ilgili sorularım da şu şekilde; Kitap okumanın neden zararı olsun?, Kitaplar zararlıysa neden bu kadar yazar bu kitapları yazmak için uğraşıyor?, Kitap okumayanlara mı uysak acaba?, Kitap okusak da okumasak da ne değişir? sorularım bu şekilde devam ediyor. Ama merak etmeyin sizlere uzun uzun bu sorularımın açıklamalarını okutmayacağım, sadece " kitap okumaya ve okutmaya " dikkat çekmek istiyorum. İlk başta kitap okumanın bize nasıl zararı olur onu söylemek istiyorum;

Kitap ne zaman okunur?, Akşam mı kitap okunur yoksa öğlen mi? Tüm bu soruların cevabını ararken baya bir düşünme şansım oldu. Ben kendi kitap okuma zamanımı nasıl bulduğumu anlatayım, sizler de ona göre kendinize bir pay çıkarın. Çünkü ben size ne desem yalan olur, bu yüzden ben size bunu yapın vs. demeyeceğim. Aslında kitap okuma zamanı diye bir şey var mı ondan bile şüpheliyim. Bir yandan saçma geliyor, bir yandan da kitap okuma zamanımızın olması gerekiyor diye düşünüyorum. Dediğim gibi ama baya bir düşündüm, illaki bir şeyler çıkartırsınız buradan. Şimdi bakalım ben kitap okuma zamanımı nasıl bulmuşum. Denedim. Öncelikle deneyerek başladım. Yani önce akşam, yatmadan önce kitap okumayı denedim, o zamanlar biraz ürkütücü bir kitap okuduğumdan bir iki sayfa okuyup bırakmıştım. Bunun da dışında akşam kitap okumayı sevemedim. Daha sonraları da zaten hiç akşam kitap okumadım. İkinci denemem ise boş zamanlarım oldu ve bu denememde karar kıldım. Çünkü, belli bir zamana denk get

Belki sizlerde duydunuz, belkide duymadınız. Artık neredeyse herkes kitaplarını bilgisayardan veya cep telefonlarından okuyor. Acaba bu doğru bir şey mi peki? Neden kitabın o güzelim sayfalarına dokunmadan kitap okuyalım? Aslında bu konu ile ilgili çok fazla şey bildiğim söylenemez ama şunu söyleyebilirim "kitap dediğin kitabı eline alarak okunur." Akıllı telefonlardan kitap okunduğunu duyduğum ilk zamanlarda ne yalan söyleyeyim bende denedim. Denedim denemesine, tamam da. Normal bir kitap okuduğum gibi zevk almadım ki. Zaten uygulamayı yüklediğim gün sildim. Ben aslında şunu merak ediyorum, normal bir kitabı alıp istediğin zaman okumak, istediğin zaman kitaplığından çıkarıp tekrar okumak varken neden telefondan veya bilgisayardan kitap okuyalım? Veya okuyan kişilere sorayım, neden bu şekilde kitap okuyorsunuz? Ya da her şeyi boşverein sadece küçük bir karşılaştırma yapalım. Akıllı telefonunuzdan diyelim ki kitap okuyorsunuz. O kadar güzel bir kitap ki bırakamıyo

Önceki yazılarımdan birinde kısaca değinmiştim aslında ben nasıl kitapları sevmeye başladım konusuna. Ama düşündüm ki yazımı ayrıntılı ve ayrı bir konu açarak yazarsam daha fazla kişiye erişebilirim ve belki onlara yardımcı olabilirim. Şu an ilk kitaplar ile tanıştığım ana gitmek istiyorum, sanırım ilk okula başladığım zaman yani birinci sınıfta kitaplar ile tanıştım. Aslında öncesinde neden kitaplarla tanışmadığımı da merak etmiyor değilim. Neyse yavaş yavaş her şeye değineceğim. Şimdi tekrar birinci sınıfa gidelim ve ayrıntılara girmeye başlayalım... Herkesin de bildiği gibi ilk okula başladığımız günden beri neredeyse her zaman öğretmenlerimiz, ailemiz vs. kitap okumamızı söyler. Söylüyorlar ama biz okumuyoruz öğle değil mi? Okumuyoruz ama neden? Bunu hiç kitap oku diyen çevremizdeki insanlar hiç düşündü mü acaba? Ya da siz hiç düşündünüz mü ben eskiden neden kitap okumayı sevmiyordum diye. Ben düşündüm; O zamanlarda neden kitap okumadığımız çok basit bir nedenden kaynaklan

Çoğu zaman kelimeleri doğru yazıyor muyum diye merak ettiğimiz olur. Hatta en çokta yanlış kelimesini yazarken her zaman tereddütte kalırız. Yani "yalnış"mı? "yanlış" mı? yoksa "yannış" mı? Ya da en çok doğru yazıyor muyum diye merak ettiğimiz kelimelerden birkaçı da "ara sıra", "her zaman" gibi ayrı yazılması gereken ama çoğumuzun bitişik yazdığı kelimeler. Hadi gelin bu kelimeleri ayrıntılı bir şekilde inceleyelim ve artık tüm kelimelerimizi doğru bir şekilde yazalım. Ayrıca bunun blog yazarlarına da çok faydası olacağını söylemeliyim. Sol tarafta yazdığım kelimeler YANLIŞ bildiğimiz kelimeler, sol tarafta yazdıklarım ise DOĞRU olması gereken kelimeler olacak. Zaten "Google Chorome" tarayıcısını kullananlar sol tarafta yazılan kelimelerin altının çizilmiş olduğunu görebilirler. Bu da sol taraftaki kelimelerin yanlış yazılmış yani Türkçe bir kelime olmadığını gösterir. NOT: İstediğiniz kelimeleri CTRL+F tuş kombinas

Evet, artık kitaplar kısa filmler ile tanıtılıyor. Bu sayede kitapların dikkat çekmesi ve okurların artması da sağlanıyor. Örnek olarak yazar  Ahmet Yıldız 'ın -   Güçlü Beyin  kitabının tanıtım videosu, yani kitap fragmanı şu şekilde; Sanırım artık sadece film yapmak için kitaba değil, kitaplar için de kısa filmlere ihtiyaç olacak. Bu konu ile ilgili benim görüşlerim; Bence bu şekilde hem kitap okurları artacaktır hem de kitaplara farklı bir bakış açısı gelecektir. Nasıl bir filmi beğendiysek devamı için hep fragmanını merakla bekliyorsak, kitaplar için de aynı şeyleri yapacağız gibi görünüyor. Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum; kitap okumayan kitleye dikkat edersek, kitapların sıkıcı olduklarını söylüyorlar. Ama bu fragmanlar sayesinde biraz da olsa kitapların o sıkıcılığı değil de dikkat çekici yönlerini görünce belkide kitap okuma istekleri bir nebze de olsa artacaktır diye düşünüyorum. Diğer Örnek Fragmanlar; 1- Düşüş Serisi Kitap Fragmanı 2- Koruyucu

Geçenlerde bir forum sitesine açtığım şu konu ile şu soruyu sormuştum;  Tüm kitap okurlarından, okudukları kitaplar hakkında yorumlarını istiyorum. Ama gördüm ki açtığım konuyu ya yanlış yerde açmışım ya da Türkiye'de ne yazık ki gerçekten kitap okumayı seven çok çok az kişi var. Öncelikle gelen olumlu cevaplardan bahsetmek istiyorum; 1. olumlu cevap şuydu;   Derviş Şentekin'in Beş Parasızdım ve Kadın Çok Güzeldi romanını okudum. şuan beş parasızdım ve katilimi arıyordum adlı romanını okuyorum. polisiye bir romanı andırıyor. okurken elden düşürmeyecek tarzda bir roman tavsiye ederim. 2. olumlu cevap şuydu;  Daha iyi makaleler yazabilmek için sık sık kitap okuyorum şu sıralar. Okuduğum kitaplar genellikle aşk, savaş, bilgi ve SEO üzerine oluyor :) Gelen bu iki olumlu cevap da çok olmasa da beni mutlu etti. En azından birilerinin kitap okuyor olmasını görmek iyi geldi bana da. Çünkü ben onlar için ve kendim için ve ayrıca en önemlisi kitap okumayı sevmeyenlere, kitaplar

Kkitabın Adı:  Akıl Oyunlarının Gölgesinde Kitabın Yazarı:  Sir Arthur Conan Doyle Çeviri:  Cumhur Mısırlıoğlu Yayınevi:  Martı Yayıncılık Kitabın Türü:  Roman Kitabın Sayfa Sayısı:  396 Seri Sayısı: 1 Bu blogu, beni takip edenlerin de bildiği gibi  Sir Arthur Conan Doyle 'nin  yukarıda da gördüğünüz Sherlock Holmes serisini bitirecektim. Hatta serinin dördüncü kitabı olan Gerçekler Kanıt İster 'den başlamıştım bu seriyi okumaya. Evet yanlış bir giriş olmuştu biliyorum ama serinin ilk kitabını Akıl Oyunlarının Gölgesinde okuyunca pek bir şey değişmediğini fark ettim. Daha doğrusu yanlış bir şey yapmadığımı fark ettim. Çünkü kitabı okudukça birbirine benzer olaylar gelişiyordu kitapta. Yani Holmes ya olayı çözüyordu ya da çözemiyordu, olaylar Holmes'in karşısına değişik şekillerde çıkıyor veya bir müşteri gelip kendisinden yardım istiyor...Yani anlayacağınız olaylar bana hep aynı başlıyor ve aynı bitiyormuş gibi gelmeye başladı. Bu yüzden de tüm seriyi okumaktan va

Kitabın Yazarı: Ahmet Yıldız Kitabın Sayfa Sayısı: 494 Bu kitabı yanlış hatırlamıyorsam 2013 yılının Aralık ayında bitirmiştim. Ve şimdiye kadar aldığım kitaplar arasında en fazla sayfa sayısına sahip olan bir kitaptır benim için. Bu kitabı almadan önce insan beynini gerçekten çok merak ediyordum. Aklımda hep şu şekilde sorular vardı; Nasıl bir insan isimleri hiç unutmaz iken diğer biri hemen unutabilir? veya Bazı kişiler nasıl oluyor da daha dün akşam yediği yemeyi bile unutuyorlar? hatta ben bile bazen dün yediyim yemeyi nasıl unutuyorum diye kendime sorardım. Ve işte bu kitap karşıma çıktığı zaman ön kapağındaki şu yazı çok dikkatimi çekti ve bir o kadar da hoşuma gitti " Unutkan insan yoktur, hafızasının nasıl çalıştığını bilmeyen insan vardır. " Kitabı almadan önce biraz düşündüm, gerçekten sadece hafızamızın nasıl çalıştığını mı bilmiyoruz diye...Daha sonra kitabı aldım ve eve gelir gelmez okumaya başladım. Kitabı okudukça bitmez bir hal aldı diyebilirim ya da

Kitabın Yazarı: Mine Soysal En son kitap almaya D&R'a gittiğimde karşıma yukarıda resmini gördüğünüz kitap çıktı. O an kitabı tam olarak inceleme vaktim olmadığından, eve geldiğim zaman internetten araştırmaya koyuldum. Öncelikle düşündüm Mine Soysal  neden böyle bir kitap yazmak istemiştir diye. Kendi fikirim sadece şuydu; Çocukları kitap okumaya teşvik etmek içindir, sonuçta kitabın ön kapağında da iki çocuk resmi var. Başka da bir nedeni olamaz sanıyordum. Ama kitabın içeriği hakkında biraz daha bilgi edinince kitabın şu nedenlerden dolayı yazıldığını gördüm; Aslında benim düşüncemden çok da farklı değil ama farklı bakış açıları var diyebilirim. Sizlere bunu araştırmalarım sırasında okuduğum bir yeri alıntı yaparak göstermek istiyorum. Yazar Mine Soysal bu kitabını, okuma eğilimleri üzerine sohbet ettiği 40 binden fazla öğrenciden esinlenerek kaleme aldı. Çocukların, gençlerin gözünden “kitap” ve “okuma” kavramlarına sıradışı açılardan yaklaşan deneme, aynı

Kitabın Yazarı: Kolektif olarak geçiyor. Kitabın Yayınevi: Tutku Yayınevi Kitabın Sayfa Sayısı: 337 Kitabın seri sayısı: 1 İçeriği: Merak ettiğiniz tüm soruların cevabını veren, küçük-büyük herkesin ilgisini çeken bilgi verici ve bilmediğimiz bir çok şeyi açıklayan bence çok güzel bir kitaptır. Kitabın ilk serisini okudum ve gerçekten bilmediğim bir çok şeyi öğrendim diyebilirim. Kitap aslında üç bölümden oluşuyor. Kitabın ilk bölümünde Acaba... ile soru soruyor ve cevaplıyor, ikinci bölümünde Neden?... sorusu ile soruyor ve cevaplıyor, üçüncü bölümünde ise Nasıl?... sorusunun cevaplarını bulabiliyoruz. Ben bu kitabı okurken, gerçekten merak ettiğim ama hiç araştırmadığım bir sürü soru buldum. Örnek olarak sizlere şöyle bir soru sormak istiyorum. Herkes 13 sayısının uğursuzluğunu bilir öğle değil mi? Peki bunu araştıranlar oldu mu? 13 sayısı Neden Uğursuz? Veya sizlere şöyle bir şey söylüyüm. Kibriti herkes bilir, bazen o kibrit ile soba yakarız bazen ocağın altını vs.

Kitabın Yazarı: Faruk Erşahin Yayınevi: Tutkun Yayınevi Kitabın Sayfa Sayısı: 253 İçeriği: Kitabın kapağından da anlaşıldığı gibi sözler ile birinin diğerini ezmesi gibi, her sayfasında farklı şeyler anlatan, okuduğunuzda sizi güldüren bir kitaptır. Kitabın ilk sayfasını okuduğunuz zaman " ooooo " diyeceksiniz eminim. :) Hadi gelin beraber ilk sayfasını okuyalım. ANLAŞMANIN YOLU Dünya nimetlerine önem vermeyen ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta, zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmeyince geçmek mümkün değildir... Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: 'Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem der.' Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin bir şekilde şu karşılığı verir: - Ben çekilirim. Gördüğünüz gibi ünlü filozof Diyojen lafı tam on ikiden vurmuş. Tabi kitabı okurken her zaman bu hikaye gibi her hikayeyi kolayca anlayamayabiliyoruz, çünkü bazı hikayelerde aşina olm

Kitabın Yazarı: Orhan Demirtaş Kitabın Sayfa Sayısı: 203 İçeriği: Komik bir şekilde Türk insanını anlatan, değişik komik fıkralar, anlatımlar içermekte. Bu kitabın içerisinde o kadar Türk insanına ait şeyler bulacaksınız ki, neredeyse her gülüşünüzden sonra evet bunu bende yapıyorum veya evet bu gerçekten bu böyle diyeceğiniz bir kitap. Örneğin kitabın içerisinde olan  Cevap Bekleyen Sorularımız kısmındaki şu soru gerçekten hoşuma gitti; "Neden insanlar gökyüzünde 400 milyon yıldız var denildiğinde inandıkları halde, yeni boyalı yazan yüzeyi elleriyle yoklarlar?" Kitabı okurken en çok güldüğüm yerlerden biri bu olmuştu, çünkü buna benzer olayları gerçekten yaşadım diyebilirim. :) Ayrıca kitabın her bölümünden sonra Türk insanlarına ait fotoğraflar da görebilirsiniz. Buna da şöyle bir örnek verebilirim; " Duvara yazılı olan şu yazının resmi koyulmuş; Evlendim de ne oldu Efes Pilsen zengin oldu." :) Bu kitabın eksi yanlarını soracak olursanız, eksi

YouTube sayfası sadece sizin bilgisayarınızda açılmıyorsa yapmanız gereken işlem aşağıdaki gibidir. Bilgisayarım >> C:/ >> Windows >> System32 >> drivers >> etc yolunu takip ediyoruz ve etc klasöründe bekliyoruz. etc klasöründe karşımıza bir kaç tane dosya olması gerekiyor ve birinin adı hosts' tur. hosts dosyasını kopyalayıp belgelerinizde kaybolmayacak bir yere saklıyorsunuz. Eğer  hosts dosyasını kopyaladıysak, şimdi orjinalini not defterinde açıyoruz. Açtığımız not defterinin içerisinde ne varsa hepsini siliyoruz ve bunu da belgelerime kayıt ediyoruz. NOT: Çıkarken size nereye kayıt edeceğinizi soracaktır. Son olarak bilgisayarımızı yeniden başlat ıyoruz. Aşağıdaki videoyu'da izleyebilirsiniz. NOT: Eğer kendi bilgisayarınızdan bu siteye ulaştıysanız aşağıdaki video açılmayacaktır. Çünkü video YouTube'den yüklenmiştir.

Kitabın Yazarı: Sir Arthur Conan Doyle Çeviri: Cumhur Mısırlıoğlu Yayınevi: Martı Yayıncılık Kitabın Türü: Roman Kitabın Sayfa Sayısı: 335 Kitap ile ilgili diğer bilgiler; Bu kitap toplam 56 hikayenin yer aldığı serinin 4. kitabıdır. Bu serinin içinde toplam 10 tane hikaye bulunmaktadır. Bu kitabı okumadan önce her zamanki gibi öncelikle arkasına baktım, kitap ile ilgili biraz bilgi edinmek için. Şöyle yazıyordu; Dedektif sanatının en önemli kurallarından biri, asla tahmin etmemektir. Bütün kanıtları görmeden araştırma yapmak, dipsiz bir kuyuda umutsuzca çırpınmaktan farksız değildir. Yetersiz veriler üzerinden ortaya atılan tüm teoriler araştırmayı öldürür. İşimde iyi olduğuma inanıyorsanız tavsiyemi dikkate alın ve bir araştırmada küçük ayrıntılara önem verin, çünkü bir dahi için hiçbir ayrıntı küçük değildir. Sherlock Holmes Ünlü dedektif Sherlock Holmes, heyecanlı hikayeleriyle sizi etkilemeye devam ediyor. Toplam 56 hikayenin yer aldığı serinin dördünc